Ana içeriğe atla

Bu yıl hayatımda acısıyla tatlısıyla bir çok şey öğrendim,inanılmaz deneyimler ve bir o kadarda denemeyim bu kadarıda kalsın anlarım oldu.Bizin anlamını öğrendim kaybettiğim "seni" anladım ve bizi ayıranın ne olduğunu gördüm.Sürekli tanımı yapılan şeylerin ne kadar boş olduğunu gördüm,ne kadar az dostum olduğunu hissettim ve "ne iyiki" ne kadar az "dostum" olduğuna şükrettim.Gerektiği yerde gerektiği kadar bana gösterilen samimiyetten tiksindim hatta tiskindim,bana piyasa adamı diyenler bile oldu allah rahmet eylesin artık onlar kariyer feedback'i yapmaya doymamış old kankalar folderlarındalar.

Yaşadığım için insanlarla paylaşmayı insanları dinlemeyi bu sene daha da bir öğrendim tabi ki tam değil biraz daha empati ve sabır için biraz daha zamana ihtiyacım var.

Yapılar ve bürokrasiyle uğraştım hiç olmayacak kişilerle hiç olmayacak zamanlarda biraraya geldim,o insanlara yeniden ve yeniden kendimi tekrar tekrar anlatırken buldum değişen bir şey olmadı hala anlatıyorum onlarda sadece dinliyorlar

Borç yapmamaya kimsenin üzerimde hakkı kalmaması için çabaladım ama para bu değişik bir şey allah değil ama allahtan öte,insanları değiştiriyor insan temkinli olmalı!

Bu ülkede şaşırmamayı bu senede bir kez daha beceremedim,neler çıktı inanamadım küçükken benim için en güzel yerler başka insanların karyolalarının altlarıydı çok değişik şeyler bulurdum ve sürekli bu yerleri karıştırdığım için dayak yerdim hemde çok fazla şeyi karıştırdığım için.Aynı durum içinde ayıkladım yaşadığım cımbızladığım dev bir karyol altı gerçekliğinde lütfen biri beni bulsun diyorum artık.kim vurduya giden demokrasi aksaklıkları yüzünden tanımı gereği unutulan bir yaşama hapsolduğumu daha da iyi hissettim bu yıl.

Saklı olan kendimdem çıkardığım her şey için ve her zaman bir şeyler üretebildiğim için şükrediyorum ve bunları bir avuç insanla paylaşmaktan büyük bir haz alıyorum umarım bu sene bu hazdan mahrum kalmam,ve umarım herşey herkesin gönlünce olur

En içten sevgilerimle
m.dere














Yorumlar

future audience dedi ki…
Mehmetcim,
"her boy bayrak bulunur" abicim, dert etme, ayrıca da insanları değiştiren para değil bence, para gelir gider, harcanır, alır, o o kadar da belirleyici değil bence. paraya bağlı hayal gücünün ve esaretin ve de tabi ki itliğin sınırları. kendi götünün rahatına düşkün ama aynı konforu beraber düşündüğü çalıştığı adamdan esirgeyen. yani hiç "beraberlik" bilmeyen, yalnız, kendine mahkum insanlar. ne kadar çabalasan da bunlar çok küçükken geçen, yerleşen, öğrenilen patern'lar. yani her boy bayrak var. :)
Adsız dedi ki…
UMARIM BU YIL SENİN İÇİNDE YENİ UMUTLAR YENİ HEYECANLAR GETİRİR HAYATIM.SEN BUNA LAYIKSIN.

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler