Ana içeriğe atla

Trak! 2019 / Winter is Coming / Mebusan25


Trak! 2019
Enstelasyon,17 cm x 5 cm  yeşil sabundan heykel & mdf kaide

Trak simgesel bir kastrasyonu imgeleyen bir sesi imler. Kaybedilen gerçeklikte işin anlam merkezi bütüne karşı ihtilafı şiddetlendiren bir ironi ile ayakta durur. Kaidesi ve kendisi sabundan olan bir  zeminde  haz ve acının özgün bir bileşimi olarak atıfta bulunur.


Sanatçı Trak! Adlı eserinde gücü ve gücünü öfkeden alan mitik bir karakter olan Yeşil Dev figürünü , anonim olarak her yerde bulunabilen yeşil sabundan üretir. Birey ve toplum ikileminde algıdan duyuma, dürtüden duyguya ,düşünceden davranışa tüm eylemlerimizde  bastırılmış öfkenin insanı öteki den ayrıştıran bir çeşit iktidar alegorisini görürüz. Bu ikilemde sanatçı, formun nesnesini vurgulamaz, işaret eder. Bu anlayış, öfke üzerine düşünmeye, derin bir tefekküre , eleştirel bir  görüş olarak bakış açısını çeşitlendirmeye işaret eder. Bu anlamda eserin formundan ziyade izleyicinin dikkate alınması istediği etkiyi amaçladığını söyleyebiliriz. İroni yapıtı işlevsizleştiren bir ters çevrilmeyle beraber yeniden kurar. Bu bir çeşit yapı-bozuma uğratma deneyimi olarak  adlandırılabilir. 

Yapı-bozum bazen veya sıklıkla anlaşılmama riskine rağmen içinde hem yıkıcı hem de yapıcı bir tavrı barındırır. Estetik zemine karşı olarak tüm eleştirisini sanatsal bir deneyim içerisinde cisimleştirir. Dere’nin tüm çabası  çelişkileri aşma anlamında bir birleştirme (aufhebung) üzerinedir. 

İşlevsizleşen öfkenin gücü ile bu dev gücünü kendi küçüklüğüne odaklar. Yapıt politik olarak içinde yaşadığımız duygusal iklimin kendine özgü toplumsal ve siyasal  “duygu politikasını” bir  yeşil dev formunda cisimleştirir. Form bir anlatı olarak vazgeçilemez yan-anlamları gövdesinde ekleyerek  bir çeşit romantizmi içinde barındırmaktadır. Öfkelendikçe küçülen ‘Yeşil Dev’ tasviri ile yapıt sanatçının gösterilemeyen iktidarı ile “iktidar” kavramlarının arasında kalmış bir alegori olarak kendini var eder.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler