Ana içeriğe atla

NEW EXHIBITION //SOCIAL ANIMALS



Photo: Big Star, "Baby Strange" (live) 

Sanatçılar:
Mehmet Dere, Sibel Diker, Süha Şahin,
Merve Şendil, Lara Ögel, Halil Vurucuoğlu

Küratör: Seçil Alkış

7 Mart – 30 Mart 2013

“Sosyoloji iki basit unsur ile başlar: İnsan davranışı düzenli ve tekrar eden bir örgüye sahiptir ve insanoğlu aslında izole bir yaratık değil, sosyal bir hayvandır.”
Ely Chinoy

ALAN İstanbul, 7 Mart 2013 tarihinde açılacak olan “Social Animals” adlı sergiye ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyor. Social Animals, kişisel anlatımlardan, kimliklerden ve estetikten beslenen, sosyal sınıflandırmanın ve sosyal sınıfların, kültürün, sosyal mobilitenin, dinin, hukukun, multi kültürelliğin, başkalaştırılmanın, ötekiliğin ve sapkınlığın hem şiirsel hem de içe işleyen şekilde sergilenen, güzel ve gerçek özellikler taşıyan bir projedir.

Sergideki altı sanatçı; Mehmet Dere, Sibel Diker, Süha Şahin, Merve Sendil, Lara Ogel ve Halil Vurucuoğlu sosyoloji ile hem deneyim hem de bilgileri üzerinden çalışmakta. Herbiri varolanı olduğu gibi bırakmak ya da sorgulayıp sorunları tespit etmek arasında müzakere ediyorlar. Örnek olarak: Mehmet Dere kurgusal karakterlerin stratejilerine, politik ve sosyolojik katmanlarına işaret eden anlatımlar üzerinde çalışıyor. Lara Ogel’in kesme eylemine, onları kolajlama ve anlam verme çabalarına olan takıntısı onun için ömür boyu sürecek bir yolculuk içinde kendisini anlatmanın sanatsal bir biçimi olarak oluşmakta ve devam etmekte. Halil Vurucuoğlu’nun eserleri ise çift anlatım üzerinden işliyor. Bu işler, sanatçının kendi oluşturduğu gizlenmiş hikayeler üzerinden beden buluyor. Merve Sendil’in işleri arzuların ve beklentilerin günlük hayat içerisinde nasıl oluştuğu ve nasıl sahnelendiği üzerine yansımalar ve gösterimler içeriyor. Sanatçı, her gün yaşadığımız dünyayı fantastik bir biçimde kurgusal hale çeviriyor.
Sanatçılar kritik gözden geçirmeler ve zihnimizin tekrar düzenlenmesi ile aklımızda varolana meydan okuyabilecek anlatımları ve ideolojileri resmen yayıyorlar bir bakıma.

Küratörlüğü Seçil Alkış tarafından yapılan sergi, 30 Mart 2013 tarihine kadar ALAN İstanbul’da görülebilir.

----

‘’Sociology begins with two basic facts: The behavior of human beings shows regular and recurrent patterns, and human beings are social animals and not isolated creatures.’’
Ely Chinoy

ALAN Istanbul is pleased to host the exhibition ‘’Social Animals’’ starting on March 7th, 2013..

Social Animals exploits personal narratives, practices and aesthetics. The explorations of social stratification, social class, culture, social mobility, religion, secularization, law, multiculturalism, identity, queerness, otherness and deviance are both poetic and profound, beautiful and real to be a witness to social psychology.
The six artists in this exhibition, Mehmet Dere, Sibel Diker, Süha Şahin, Merve Sendil, Lara Ogel ve Halil Vurucuoğlu, work on sociology with both experience and vessel of knowledge. They each negotiate on leave the thing as the way it is or questioning and pointing on the issues. Mehmet Dere, for instance, works with narratives which points on sociological and politic layers and strategies of fictional identities. Lara Ogel’s obsession with the act of cutting, collaging and giving the meaning has become a major statement that defines a life-long quest for a personal form of artistic expression. Halil Vurucuoglu’s works function as a double narrative. They embody a reality of hidden stories written by the artist himself. Merve Sendil’s work reflects and exposes how your expectations and desires are formed and enacted in daily life. The artist fictionalizes the world which we experience now, in a fantastic way.

Promulgating narratives and ideologies that can only be challenged if propose a critical reevaluation and rearranged our minds by the artist.

This exhibition which is curated by Secil Alkis can be seen until March 30th 2013 at ALAN Istanbul.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way ...

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link