Bir parça zeytin,talihin lutfu,mahsun kabilenin gözyaşı
Sert biri,öteki yeşil mersin yaprağı,diğeri bir taş gibi görüntüde uyuklar
Görüntüde taşta
Ötekisi fukara meyhanesinde hükümdar
Biri tanrıyı bulur,ikinci tanrının üstüne tapınaklar kurar,üçüncüsü de yoksul düşen kalbine tanrının evinden taşları yuvarlar
Benim desteğim,benim inancım
Horatıus un dibinden doğan bir çift nehir,kendi içinde yaşayan ve ölen
Beyaz omuzlu Apollon askeri,
Oyunların ve arzuların her şeyi gören gözü
Nafile kararları gören, yaraları bile
Zaman son kış,kendini zorlayan el
Her şeyin düşmanı bu çağ ve zaman
Düşündüğüm gibi,söylediğin gibi
“Günü bir meyva gibi topla,ve yarını düşünme”*(Horatıus)
Soğuk ayaz,soluk yapraklı bir kış,çılgın ateşler gibi maden
Işıklar ortasında ay gibi parlıyor.
Ben kibar bir yoksul,saplanmış çivilerin acılarını hissediyorum,ahtapotun tepsisinde
On kadem genişliğinde çukurlarında uyuyorum
Başımın üzerinde ince bir iplik olan kaderimi,kılıcımı
tozlu ormanda soluyarak tutuyorum
Acıklı dualar benim adetim değil
Özgür ve asil
Tunçtan daha sağlam,bu yeryüzünde aşk
Uçan söz,derenin tatlı ezgileri
Çemberin oyunu olgunlaşmak hayatın ta ötesinde
Ne mümkün
Seyirci.
Camkürenin yıldızları,
Beyaz bedenleri seven
Duvarların saydamlığın da çığlığında
Tüccarlar ne bahtiyar,ne uslu ne mülayim
Çalıyorlar zamanı ve bize uzun tırnaklar veriyorlar
Soru
Duruyorsun?
Peki
Nereden geliyorsun,nereye gidiyorsun?
Şüphe
Dört yol ağzında beş taş oynuyorsun
Gözlerimim çamurunu akıtıyorum,meşru adağın çamuru
Verebildiğim
Çoçuklara kuzguni bir gece gülüyor,altı gün
Tarihin kusurlarının yıldızı parlıyor altı hece
Kardeşlerin zamanı gülüyor;kah kuş,kah kaya,kah bomba
Deli akılsız silahlar; insan için aç gözlü bir mirasçı
Boş kafalı,şişkin yürekli hayvanların oyuncakları
Masum kuzuları boğazlayan,medeni, haklar
Unutmamak için yazıyorum tekrar ve tekrar
Bir hamurdan yoğurduğum güvercin yumurtası umudum
Boş karına tatlı şaraplar
Yavan erdemler, konsomatris dünyalar
Salamura beyin, damağa se®t insan düşünceleri
Zenginlerin sofrasında ölüm bir çeşni,ölememek bir baş ağrısı
Baş ağrısı göze vuran
Esma adında bir eş
Nehir
Tuzla,karabiber
Adanmışlık,karnı bahar çiçeği
Kendi üzerine düşen gündüz düşü,birbirimizin hasta dimağı
Şüpheli krallık,sahipsiz mezarlık
Vakitli israf
Siz şahitsiniz,şiz şairsiniz
Sizi şahit tutarım
Siz adlarınızı verdiğim
Horatıus,Rilke, Adonis
Can sıkıntısı,Adanmış özlem,Su birikintisi
Düşüncemin ayaklarının şairleri
Biriktirdiğim kelimelerin mabedleri, mabedimin adak ocağı,yalımı
Susturan beni ve beni susturan şeylerin çıktığı üç delik
m.dere/16.01.2009
Sert biri,öteki yeşil mersin yaprağı,diğeri bir taş gibi görüntüde uyuklar
Görüntüde taşta
Ötekisi fukara meyhanesinde hükümdar
Biri tanrıyı bulur,ikinci tanrının üstüne tapınaklar kurar,üçüncüsü de yoksul düşen kalbine tanrının evinden taşları yuvarlar
Benim desteğim,benim inancım
Horatıus un dibinden doğan bir çift nehir,kendi içinde yaşayan ve ölen
Beyaz omuzlu Apollon askeri,
Oyunların ve arzuların her şeyi gören gözü
Nafile kararları gören, yaraları bile
Zaman son kış,kendini zorlayan el
Her şeyin düşmanı bu çağ ve zaman
Düşündüğüm gibi,söylediğin gibi
“Günü bir meyva gibi topla,ve yarını düşünme”*(Horatıus)
Soğuk ayaz,soluk yapraklı bir kış,çılgın ateşler gibi maden
Işıklar ortasında ay gibi parlıyor.
Ben kibar bir yoksul,saplanmış çivilerin acılarını hissediyorum,ahtapotun tepsisinde
On kadem genişliğinde çukurlarında uyuyorum
Başımın üzerinde ince bir iplik olan kaderimi,kılıcımı
tozlu ormanda soluyarak tutuyorum
Acıklı dualar benim adetim değil
Özgür ve asil
Tunçtan daha sağlam,bu yeryüzünde aşk
Uçan söz,derenin tatlı ezgileri
Çemberin oyunu olgunlaşmak hayatın ta ötesinde
Ne mümkün
Seyirci.
Camkürenin yıldızları,
Beyaz bedenleri seven
Duvarların saydamlığın da çığlığında
Tüccarlar ne bahtiyar,ne uslu ne mülayim
Çalıyorlar zamanı ve bize uzun tırnaklar veriyorlar
Soru
Duruyorsun?
Peki
Nereden geliyorsun,nereye gidiyorsun?
Şüphe
Dört yol ağzında beş taş oynuyorsun
Gözlerimim çamurunu akıtıyorum,meşru adağın çamuru
Verebildiğim
Çoçuklara kuzguni bir gece gülüyor,altı gün
Tarihin kusurlarının yıldızı parlıyor altı hece
Kardeşlerin zamanı gülüyor;kah kuş,kah kaya,kah bomba
Deli akılsız silahlar; insan için aç gözlü bir mirasçı
Boş kafalı,şişkin yürekli hayvanların oyuncakları
Masum kuzuları boğazlayan,medeni, haklar
Unutmamak için yazıyorum tekrar ve tekrar
Bir hamurdan yoğurduğum güvercin yumurtası umudum
Boş karına tatlı şaraplar
Yavan erdemler, konsomatris dünyalar
Salamura beyin, damağa se®t insan düşünceleri
Zenginlerin sofrasında ölüm bir çeşni,ölememek bir baş ağrısı
Baş ağrısı göze vuran
Esma adında bir eş
Nehir
Tuzla,karabiber
Adanmışlık,karnı bahar çiçeği
Kendi üzerine düşen gündüz düşü,birbirimizin hasta dimağı
Şüpheli krallık,sahipsiz mezarlık
Vakitli israf
Siz şahitsiniz,şiz şairsiniz
Sizi şahit tutarım
Siz adlarınızı verdiğim
Horatıus,Rilke, Adonis
Can sıkıntısı,Adanmış özlem,Su birikintisi
Düşüncemin ayaklarının şairleri
Biriktirdiğim kelimelerin mabedleri, mabedimin adak ocağı,yalımı
Susturan beni ve beni susturan şeylerin çıktığı üç delik
m.dere/16.01.2009
Yorumlar