Ana içeriğe atla

GUURÇEŞŞME HAKKINDA


Come sweet come
Gürçeşme de ki her olay kaçınılmaz bir biçimde indirgenemez bir şey şeklinde görünür,Her bir olay bir beden oluşturur,cisimleşir.Genel olarak Türkiye’nin herhangi bir yerinden farklı sonu gelmez bir düzensizliğe doğru akan bazen mantıksal dizgeye kapalı kendi içinde haklı bir varoluşa sahiptir.Sadece bir yön olarak gerçeğin tam anlamından nasibini al(a)masada kentin dokusunun dışında kalan basit,yakın güven verici olamayan bütün anlamların dışında görünürlülüğü kaybolmaya müsait herkese açıktır.Bütün verdiğimiz sıfatları yitirir.Ruh yazıya yazı sese ses de sokakta yankısı bulan aynaya dönüşür.(ölüm,cinsellik,beden,din,yazı)Duvarlar yada evler kısa bir parlamayla görünmeyen dünyayı açığa vurun bir ışığa dönüşebilir.Beklenmedik devinimin bir parçası olarak salınım halinde dolaşırsınız,gece gibi ağır ve yoğundur,bu görmeye alışık olamadığınız bir içli dışlılık üretir,gece yaşar ve böylece uzar.Elektrik lambalarının lokal sarı ışığı ve giyinmeye alışık olmayan insanların yüzleri, başıboş köpeklerin sesleri ve yoğun trafikle kesin,ve kesilen devingen bölünmüşlük hem sanatı hem gerçeği sergiler.Kendiliğindenlik.Kendiliğindenliğin tanımı budur.Durumlar, duygular, uzlaşmazlıklar olarak sesli ,hızlı ve zarif dışarının el altından bastırmış olduğu tüm kuşatılmışlığa rağmen (kırılıp) yansıyan bir fark olarak kendini ele vermesidir.İçtenlik yada ruh olarak kopya etmez belirtir. Okunmaya sunulmuş dünyada içinde gerçekleştiği boşluğu anımsatmak istercesine bir yolculuk sunar.Bu kendini armağan eden bir canlı ve doğal bir kaçamaktır.Bu şimdi de yaşayan çingenelerin zamanı ve mekanıdır,kavranılacak merkez yoktur,serbestlik ,iç içe girmişlik,sarsılmaların evlerin ve yüzlerin arasında “şeylerin” tersine dönüşünün sayısız ışıltılarıyla dolu dünyanın geçiş yönü..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler