Ana içeriğe atla
Şöyle bir iki not,
Basına yazılanlara ve diplomatların tepkilerine,bloglara şöyle bir baktım psikoloji hala ne yazikki şu babamda dahil

İnsanlar aman ha göte gelmeyelim,tayyip tribüne oynuyor,aman canım böyle davranılırmı falan filan...
Bize bizim yaptığımızı cümle alem gelse yapamaz geçin abim.

Ben kesintisiz olarak davosun bir kısmını yani en azından peresin konuşmasını izleyen bir türk olarak ben açıkçası utandım söylediklerinden,sürekli ağlamasından,mağdur rolünü ezikliğini alkışlatmasınsdan ve bize hesap verecekmiş gibi tavırlarından??

Peres satılmış dünyanın kurbağa suratlı diplomasisi
bana göre.sınırları ççizilmemiş bir ülkenin cumhurbaşkanı,veremli gırtlak,suçlu yahudi

insanlar bunu bir seçim propandası olarak düşünüyorlar?Biz bu kadar mı yabancılaştık kendimize?Sayın Erdoğan Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı bunu neden unutuyor insanlar???(akp genel başkanı değil).Bir ülkenin başbakanı davos ta ulusal onurunu zedelemek pahasına diplomasiye yenik düşseydi bugün nasıl eleştirilirdi,ama kıyasıya eleştirilirdi ginede yalanmı
her halükarda eleştirilirdi ????

İslam kimliğiyle doğmamıza rağmen düşünmediğimiz İslam kimliğimizi ne kadar çok eleştirirdik?Oysa sayın Erdoğanın avrupa açılımlarını görmezden gelerek..islamı siyasal bir kutuba indirgedik o sokaktayken yaşamdayken,içimizdeyken??

Bir yön seçmeye mecburmuş gibi bizde birleşen noktada buluşmak varken ya batıya ya doğuya haritalanıyoruz çokda gerek ya??

Bana göre sayın başbakan insani refleks adına (kesinlikle fevri bir tavır değil)bir ülkenin duruşunu onurunu ortadoğudaki barış umudunu ortaya koymuştur.Hatta Peres'ın dediklerine karşılık verebilseydi neler neler diyecekti kimbilir.Bir öteki olarak onun zihin haritasına,duygu haritasına bakıp onu yargılayanlar olacaktır,oysa ne kadar kolay bizden olmayana,(içimizdekine yabancılaşmak) kulp takmak,

Dünya parçalansa bile gerçeğin söylenmesi gerekir demiş fichte,gerçek adına susulmaması gerekir,ölen sayısı belirsiz çoçuğun adına,özgürlük adına, kardeşlik adına susulmaması gerekir!!!davosda Perezi dinlerken böyle düşündüm..

Bu duygularla helal olsun diyorum anlaşılması için tekrarlıyorum helal olsun, helal olsun,helal olsun helal olsun

Yorumlar

Adsız dedi ki…
tayyibin oğlumusun sen yau dere efendi?.. sana ne ki akıllı

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler