Ana içeriğe atla

RADAR 35

Kurbağalar gökyüzünden düşmeye başladığında senin payına hangisi düşecek
(The Hulk)


Dün güzel bir gündü ,havada asılı kalma düşüncesiyle bile güzel.güneşli ılık ,terletmeyen bir gün.eşimle beraber dün bir çılgınlık yaptık fuara gittik,esasında fuara gitmek değildi amaç,ama hayat insanı sürekli aşan bir şey işte.Radar çok güzeldi,insan kalbinin attığını hissedince akıldan kurtulabiliyor 2kez bindik bir de İzmir panoramalı Efes güneşi turu yaptık.Büyük o dönme dolap var ya. Hadi madem fuardayız kendimizi alamadık,birde hayvanat bahçesine girelim dedik.ABOOOWW TERRİBLE durumu.Tamamen sıfır noktası ile hayvanat bahçesi işlemeyen tartışmasız bakımsız ve sağlıksız bir yer.Hayvanlar sıkkındı,insanlar biraz düşünseler beyaz yakalı maymun ironisini bile anlayabilirler.Bu yüzden bizim insanlarımızın kabalığını bir aslanın inceliğiyle asla karşılaştıramayacağım.(Bahsettiğim aslan tele sırtını dönmüş ve asla hiçbir tepki vermiyor ,bakmıyordu bile lalalallililili ama her kes bir şey fırlatıyor garip sesler çıkarıyordu).Bu düşünülmesi gereken bir durum,ve dahası.Diğer bir konu ise teknik yetersizlikler.Maymun kafesindeki iğrenç koku asla sizi 2 metre dahi yaklaştırmıyor,sürüngenlerin yaşadığı su alanları yılların eskitemediği bir hela taşı estetiği barındırıyor,akvaryum bölümü havasız ve dar olduğundan bebek arabalı teyzelere çarpa çarpa kokudan kaçarcasına izliyorsunuz.Hatta bir akvaryum yarı yarıya boştu.
Hayvanlar bunalmışlar, ses ten ve ışıktan o kadar ürkmüşlerdi ki hepsi bir kuytuda saklanıyordu.Arada belediye çalışanlarının takıldığı çay ocağının derme çatma camının nasıl (en az 10 yıllık)Atatürk posterleriyle döşendiğini görünce hiçbir şey buraya yardım edemez diye düşündüm.Hayvanlar aç; zürafa boyunu aştığı çitin arkasındaki palmiyeyi kemirmeye çalışıyordu ve bunun için yarım saat harcadığına ben şahsen şahit oldum.
Bahadır ın yeri b0mb0ş,boş kalsın dolduramadığın yeri boş bırak değilmi.Yıllar önce onun özgürlüğü için toplanan imzalarında bir fayda sağlamadığını anımsıyorum.
İzmir Büyükşehir belediyesi şimdi Sasalı denen yerde şehirden 30 km uzaklıkta bir doğal yaşam parkı hedefliyor,umarım rant ve insan faktörü en az hasarı verir ve bu canlıların daha doğal bir parkı ve yaşamı olur.Umudum bu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler