Ana içeriğe atla
17 Ağustos sabahı Danimarka konsolosluğu tarafından arandım,en nihayetinde ama, gizli numaradan ,gizli bir numaradan çevirme durumu.Selamsız sabahsız kadin bana getirmem gereken belgeleri ayrıntılı bir biçimde sıralarken beynim artık kafatasımdan fırlayacaktı,içimden bir yaratık çıkacak ağğzını caaart diye .... geldi diyebilirim( burda canavar bülent ersoydur)bana en az 160 avroluk banka hesabı yada kronda olabilir yüksek sayılabilecek bir mevla, kalacagım gün +15 gün yol sigortası ve uçak biletinin aslı ve fotokopisi sayarken ben kusura bakmayın artık düşünmüyorum dedim,çünkü iki gün sonra evleniyorum,ne param ne de bu konuda umudumun kalmadığını söyledim.Lottenin konsolosluğu sürekli olarak aradıgını ve işlemlerinizin bir yurttaşı olarak yavaş ve ağır olarak işlediğini ekledim,ama kelimeler ağzımda büyüyor ve sinirlenmemek için kendimi zor tutuyordum.iki gün sonra evleniyordum bu pazar gününe tekabül ediyordu ve benim balayından dönmem bu perşembeyi bulacaktı,ve konsolosluk pazartesi perşembe 09-13 arası açık, peki gerekli belgeleri toparlayabilecekmiydim?ayrıca port konuşması ayrıyeten (6-10eylül)santral istanbul ve 11 eylül unmarked kategorises??ayrıca ayın 1 nde işe başlıyordum pasaportu verdiğimde en az iki gün bekleyecektim bunuda ekstradan son anda ekledi kadın.artıkk içimden okkalı bir hhhhhhhhhhhhhassssiktir ya basmam gerek diye düşündüm.Kadın kesin olarak gelemeyeceğimi anlayınca bakın dedi sizin belgeleriniz hazır 6 ay bir süre içinde gitme durumunuz doğarsa kullanabilirsiniz dedi.???Ne??Hani kemal sunalın bir filminde adam birden zengin olunca umumi tuvaletler zinciri açıyor ya neden paranızı böyle değerlendirdiniz diye sorunca vaktinde gelmeyen paranın içine sıçarım diye cevap veriyor
Benim durumda aynı..Her neyse gitmiyorum ama işi yolluyorum Lotteye vize için çabalarından dolayı ne kadar teşekkür etsem az
Sevgilerimle
mehmet dere

Yorumlar

Gokce Suvari dedi ki…
mehmet gecmis olsun
sen de nasibini aldin demek
neyse
sibel ve sana mutluluklar
g

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler