Ana içeriğe atla

STARS İS BLİND


İf you show me real love baby
I will show you mine

Böyle bir şey radyoda çalarken nasıl konsantre olabilirsin?Ama ben meseleye direkt gireceğim.biliyoruz ki ortam çok gerginleşti,son durum 0 a 0 .sıfır.Nedir o sıfır.türkiye tam bir kaos ülkesi.Her şeyin iç içe geçtiği,( farkında olmadığın her şeyi yada unutmak diyebiliriz) her şeyi gözünün içine sokan bir Türkiye.Dev bir kıyma makinesi.
Laiklik nedir?Demokrasi nedir?ya Parlamenter sistem ne yapıyor?
Ama soru şu
Laik misin? Lavuk musun?,Kul’musun? Cool’musun?
Artık kodlar ne diyor? Ordan nasıl görünüyor?Politik çilekeşlik ve acınası bir belirsizlik.İnsanlar nefretle kutuplara ayrılıyor.Bu ve şu.Ortasında sen, tam arada.
Bukowski ne derdi? Kahrolası ambulans sirenleri! Bugünü mü buldunuz
Cumhurbaşkanlığı seçimi,çoğunluğa sahip tekelci iktidarın despotik seçiminin adayı demokratik ol(a)mayan muhalefetin karşısında.Bunlar olurken sinirleri kimyasal dönüşüme uğratan süper ego askeri güç.
Dönüşüm kaygıları,boş önyargıların kendini açıklayamayan dilsizliği.Siyasetçiler demokrasinin top modelleri,fetiş nesneler,jelibon şekerler
Zavallılıklarını millet karşısında gereken enerji ve zekayı kendini örgütleyememe yeteneğinde buluyorlar
Toplumsal dönüşüm, insanı yaratıcı gizil gücü doğru iletişim için doğru kurumsal olanaklar,bir gelişme bütünlüğü arz edecek herhangi bir çizgi
Çok şey mi istiyorum?
Öyleyse vurun beni
Ama hala şarkı devam ediyor

Yorumlar

descai dedi ki…
süper olmuş.bunu görmek çok güzel

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler