Ana içeriğe atla

VİCDANIN YEŞİL DAİRESİ

…Ve çayır çiçekleri gibi rastgele topraktan çıkmış gibidirler.bu çıplak hayatın belirsiz aynılığı hiçbir cisimsel disipline maruz kalmamıştır.Fakat hareket halindeki bu bedenlerin keyfi dağılımı bazı yerlerde yoğun,başka yerlerde seyrek olsa da,hiçbir yer aşırı kalabalık ya da tenha değildir.Her biri kendi eğiliminde de olsa hepsini bir arada tutan bir bağ var.Cennet kırlarında kardeşçe bir samimiyetle birbirlerine bağlanmış sakinlerin sevecenliğidir bu..
Henry Miller Big Sur Syf: 20
Yeşil,
O yeşil yeryüzü bir anlamda ilahi ışığı yansıtan bir aynadır. Tekinsiz,keskin bilinmeyenin derinliklerinden gelen bir ışık.Yeryüzünün ve ufkun belirsizliği bizi yalnızlığın örttüğü yeşil gülümsemeyle karşılar.Bir düş görürüz yada düşün içindeyizdir.Zihnimizi yerleşik anlamlandırma çabasından sıyırıp yeryüzünde uzanırız?Bu nedir?Kusursuz biçimde içimizde düş kuran bahçemi? Yoksa kaybolduğumuz gerçeğimi?İnce,kararsız, yarı belirsiz ufuk yeryüzü cennetinin hissedilmez ağırlığı altında hafifçe bizi büker,ama gözlerimiz bu dayanılmaz isteğe gülümsememizle boyun eğer.İçimizde kalan sessizlik bize kesik kesik cevap verir.
Rahatına bak ve dünyanın dönüşünü seyret.

Vereni oluşturan ruh esnekliği Tanrının üstün korumasıdır der Miller
Sonsuz teşekkürler Başak,varlığın ve özünde hayata duyduğun sevgi,ruhun bizi mahcup ediyor
O sesi işiten herkesin kızarmadan kalması mümkün değil
Şimdi dünkü halimi daha iyi anlıyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler