Müslüm Yücel '80'li yıllarda darbenin ağır gölgesi altında gidilen çok partili sistemle birlikte Turgut Özal yastık altında tutulan altınların, kaçak olan markların ve küplerdeki altınların çıkartılmasını ister. Türkiye serbest piyasa ekonomisine geçmiştir, dışa açılmak istemektedir. Bu yıllarda yargı sağlıklı işlemez, yasal yollarla bu iflasın eşiğine gelmiş pek çok kişi ve şirket vardır. Yasal boşluklar, işlemeyen yasalarla birleşir.Tahsil edilmeyen borçlar birikir; alacaklar, verecekler, çekler, senetler mafya üzerinden işlem görmeye başlar. Bundan böyle mafya günlük hayatın bir parçası, bir adalet mekanizmasına döner. Şirketler alacaklarını yasal yollarla değil, çek senet mafyasına giderek tahsil ederler, kişelerin ilk çaldıkları kapı yine mafyadır. Artık bir güç değil, bir sektör gibi işleyen, gayri resmi adalet vardır.[1] 90'lı yıllarda ise çek-senet, devlet ihaleleri, hırsızlık, mal pazarlama, okul çeteleri, kasa hırsızlığı, oto hırsızlığı, fuhuş, göçmen kaçakçılığı...