Ana içeriğe atla

SIZINTI & SIKINTI





Sabah bir şiir geçti içimden,Nazım hikmetten, veraya yazdığı kısa bir şiir. Genelde sabahları nedense öfkeli kalkarım,birden uyandığım zaman hulk oluyorum genelde,nefes alamıyorum gibi geliyor ondanmıdır acaba?,Ran nazım Ran koşan içimde.Dün okuduklarımdan sonra normal/ne güzel söylemiş veraya "Geldim kaldım güldüm öldüm."Ne güzel yaşamış,...?
alıntıladığım kısmı bu kadar şiirin.

Şiirin içinde kelimeler nefessiz kalınca uyanıyorlar/içinde/içimden.Yusuf Hayaloğluyu da kaybettik,rahmetli Ahmet kayayı(da) küçükkken iki durak arası binilen taksilerden önce komşu abilerde keşfetmiştim,sevgi duvarını aşmıştım/aşmıştık.Akan soba boruları ve Sony Deck teybleri vardı abilerimin,içlerine kapanık hep yalnızdılar,benimde paylaştığım yalnızlığın sosyalleşme aracı,pencerelerden giren temiz havayla beraber müzikte; dışarı kaçan havayla mahalley(l)e harmanlanırdı.Belki özel bir sostu belki bir s.o.s ti.İnsanlar ne dinlediklerini göstermek için yarışırlardı,şarkıları ezberlerlerdi falan

Şimdi genelde gogocular favori,gogocuları dinliyorum gözlerim kapalı.Bazen mahallede,ekzantrikbir sıçrama yapılabiliyor kardeşimin biri, eskibir parça veya bazı sesler sayesinde yokuşun aşşağısından çoçukluğuma çıkabiliyorum.Ne demiş bir paşa "Her düzende bir düzen, bir düzülen vardır.



Her güzel şey kendini neyin aradığına borçlu güzelliğini.
Bazen düzen/bazen düzülen:)hayatın "PERFECTLOVERS" öte bir karşılığı yok galiba.acı ve tatlı /ekşi ve sulu hep yan yana.

İnsan büyüdükçe hayalciliği ve umududa yavaş yavaş kayboluyor ,kaybetmiyor yanlış anlaşılmasın ama unutuyor umut etmeyi.
Umudun şiirleri ruhların sesleri baskın uykuda kayboluyor.
içinde/içimden

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler