Ana içeriğe atla

Buca Kuruçeşme Mahallesi'nde Buca Belediyesi tarafından 60 ev için alınan yıkım kararına karşı bir kez daha eylem yapan mahalle halkı, yıkımların durdurulmasını istedi.

İzmir'in Buca ilçesi Kuruçeşme Mahallesi’nde hazine arazisi üzerinde olduğu öne sürülen 60’ının üzerinde ev için yıkım kararını mahalle halkı protesto etti. Geçtiğimiz haftalarda yıkım ekiplerinin mahalleye girişini engelleyen halk, yıkımın 15 gün ertelenmesini sağlamıştı.Buca Belediyesi'nin verdiği sürenin 4 Ağustos’ta sona ermesi nedeniyle mahalleli bir kez daha tepkisini ortaya koydu.

Buca Forbest Caddesi girişinde bir araya gelen Kuruçeşme Halk İnisiyatifi basın açıklaması yaparak oturma eylemi başlattı. 'Yıkım Değil Çözüm İstiyoruz' pankartı açan mahalle sakinleri, "Barınma hakkımızı istiyoruz", "Halkız haklıyız kazanacağız" sloganları attı. Çocukların da katıldığı açıklamada konuşan, Necla Özdemir Cenan, Buca Belediye Başkanı Cemil Şebboy'un tüm girişimlerine rağmen yıkımda ısrar ettiğini ve mahalle halkının barınma hakkını görmezden geldiğini söyledi.





4 Ağustos’ta yapılacak yıkımlarla sadece evlerin değil, insanlığın, gençlerin geleceğinin, yüzlerce insanın emek ve hayallerinin de yıkılacağını ifade eden Cenan, "Belediyelerin asli görevi insanları mağdur etmek değil, barınma sorununu çözmektir. Bizler bu ülkede vergilerimizi ödüyoruz. En ağır şartlarda en düşük ücretlerle çalışıyoruz. Zorlu yaşam koşullarında hayatımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Evlerimizi yıkmak isteyenler bunu da bize çok görüyor" dedi.

Açıklamanın ardından kadın çocuk ve gençlerden oluşan mahalle halkı akşam saatlerine kadar oturma eylemi başlattı. Kuruçeşme Halk İnisiyatifi yarın eylemlerine Buca Belediyesi önünde yapılacak olan oturma eylemi ile devam edecek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler