Ana içeriğe atla

Bknz:'Çatı'

Kendi perspektifini oluştururken ''çatı''nın oluşturucu ve bizi kuşatan düşünce olanaklarıyla mümkün olunduğu gerçeğinin kabul edilmesi gerekir.
Çatı aynı zamanda ortak sorular,fantazmlar yada imgeler olabilirler.Bir anlamda ortak olan çatı yoğunluk ya da zorunluluk olabilir.
Alanlar ya da yöntemler
Farklılıkların buluşması aynı zorunlulukta.

Bu zorunluluk düşüncenin talep ettiği başkasını açılmak olarak adlandırılabileceğimiz yol(yolda olan,yolun sabrını yükleyen-tüketene karşı)

Bknz; ''Çatı''
Bknz; aynı''başka'' insanın sorumluluğunda-esas etik düzlemde
Bknz; aynı karşılıklı tanımada
Bknz;''Çatı'' böylece farklılıkların bu projenin ''diyaloğu olanaklı olabilir.
Bu ortaklığın kendisi kendini başka insanlara açması-açabilmesi
Bir rastlaşma yeri ortaklığın alışılmış anlamda bir '' bütünlük'' ile bir ''birlik'' ile ilişkisi yok

Amaç; iletilen ''özgünlükler''toplamında ve diyaloğunda yeni bir 'ortaklık' anlayışının oluşmasını güden çatının kendi kendisine göndermesini başka insanın sorumluluğuna açmak.
Yalnızlık ulaşamama,bilinmeme,ya da anlaşılamama yada yok sayılma konusunda bizi birleştiren.
Kendimize söylenen ve başkasına sorduğumuz soruları karşılıklı görünmez olanı.

Görüş olarak görünür kılmak görünmez olanı
Ve bu görünürlüğün görme noktasını varetmesi
Burada bulunduğunu sürekli olarak ona bakan insan insanlara hatırlatmalı
bu onun bireysel tutumu olarak 'olay konusu', 'ihtiyaç konusu' ''arzu'' konusu...

Bknz;'Çatı'
Mehmet Dere
15-04-2004

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler